YUSUF ÖZTÜRK'ÜN HAYAL KUMBARASINDAN İZLER


Bu makale 2022-05-23 17:00:32 eklenmiş ve 2100 kez görüntülenmiştir.
perihan yılmaz

 

Merhaba, hocam! Sohbetimize başlayalım mı?

 

 

1) Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

 

Merhabalar. Ben Yusuf Öztürk. 30 yaşındayım. Hatay’ın Defne ilçesinde doğup büyüdüm. Hacettepe Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık Bölümü mezunuyum. Aldığım pedagojik formasyon eğitimi sonrası 2013 yılında kamuda İngilizce öğretmeni olarak göreve başladım. İngilizcenin yanı sıra farklı düzeylerde Almanca, İtalyanca, Fransızca, İspanyolca ve Arapça biliyorum. Yazdığım eserlerdeki fantastik dünyaları kurgularken, özellikle yer isimlerini belirlerken bu dillerden faydalanıyorum.

 

2) Yazmaya nasıl başladığınızdan ve ne kadar zamandır yazdığınızdan bahseder misiniz biraz?

 

Yazmaya daha bir çocukken kız kardeşimle başladım. Sanırım sekiz yaşındaydım. Çok kitap okurduk. Bir yazma dürtüsü vardı içimizde. İkişer sayfalık sekizer öykü yazardık. Bunları iğne iplikle ortadan diker kitap hâline getirirdik. En son boyama kalemlerimizi kullanarak renkli bir kapak yapmayı da ihmal etmezdik. Bu şekilde üç kitabımız vardı. Daha sonra lise dönemimde yazmayı denedim. Fakat yazmaya başladığım öyküyü çevremdekilere okuttuğumda ne yazık ki hevesimin kaçmasına sebep olan bazı olumsuz yorumlara maruz kaldım ve yazmayı bıraktım. Şimdi geçmişe dönüp bakıyorum da keşke kimseyi dinlemeyip devam etseymişim. Yine de ciddi bir pişmanlık yok içimde. Aradaki onca zamanda durmadan okudum ve belki de bugünkü beni oluşturdum. 2021 yılı Mayıs ayında gözümde bir macera canlandı ve yazma dürtüsü öyle karşı konulamazdı ki hemen yazmaya başladım. Bir ay içerisinde eserim tamamlandı. Böylece 2021 Haziran itibariyle ilk kitabım basılmış oldu.

 

3) Yayınladığınız kitap sayısı ve konuları nelerdir?

 

Yayınlanmış üç kitabım var. İlk ikisi fantastik bir seri: Vahşi Evrene Yolculuk, Sinus Taşı’nın Laneti. Bu kitaplarda evrenler arası açılan geçitler ve bu geçitlerden akın eden devasa yaratıkların olduğu bir dünyadaki hayatta kalma mücadelesini işledim. Aynı zamanda birbirlerinden ayrı düşen ve kavuşmaya çalışan iki âşığın hikâyesi de var serimizde. Sonraki kitabım ise aslında en çok okuduğum tür olan gerilim korku türünde. Ölüm Diyarları – Karanlığın Efendisi adlı bu kitabımda çocukluğumdan beri ısrarla gördüğüm bir kâbusu kaleme aldım aslında. Bir örnek olay üstünden konusundan bahsedeyim: Mesela anne ve babanızla bir ortamda oturuyorsunuz ve içeri bir anda anneniz giriyor. Gerçek annenizin o olduğunu iddia ediyor. Diğeri ise gerçek olanın kendisi olduğunu söylüyor. İkisinden biri gerçekten sevdiğimiz insan, diğeri ise onu kopyalamış olan mitolojik bir yaratık. Aynı zamanda zihninizi okuyabiliyor ve ilk fırsatta sizi öldürmek istiyor. Kitabımız böyle bir ortamdaki hayatta kalma mücadelesini bol bol gerilim vererek işliyor. Kitapta Yunan mitolojisinden Sirenler, Türk mitolojisinden Kapoz, Orta Doğu mitolojisinden İfritler gibi mitolojik yaratıklar da mevcut. Dördüncü kitabım olan Fare Kapanında Bir Gece, ormanlık alanda kulübe kiralayıp sakin bir hafta sonu geçirmek isteyen bir çifte musallat olan ve konak bir beden bulan ruhani bir varlığın sadece 36 saat içerisinde onların başına açtığı belaları anlatan bir kitap. Bu kitap şu an yayınevinde ve Mayıs ayı içerisinde çıkacak. Beşinci kitabım şu an yazım aşamasında. Bunun duyurusunu da ilk kez buradan yapmış olayım.

 

4) Yazarken karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Yazmak ve yayınlamak; sizin için hangisi daha zordu?

 

Yazarken her yazar gibi benim de karşılaştığım zorluklar oldu. Ama çok büyük keyif aldığımı söyleyebilirim. En büyük zorluklardan biri günlük iş temposundan sonra yazmaya zaman ayırabilmekti. Gece çok geç saatlere kadar yazmak durumunda kaldığım oldu. Yine de severek yaptığım için hiç pişman değilim. Yayınlamak kısmında zorluk yaşadığımı söyleyemeyeceğim. Bence esas sorun, kitap yayınlandıktan sonra tanıtımını yapmak ve binlerce yazar içerisinde sesini duyurabilmeye çalışmak. En yıprandığım süreç işte tam da bu tanıtım faaliyetleri oldu. Bana yardımcı olan onlarca iyi insanla tanıştım. Fakat dediğim gibi bu süreç psikolojik olarak insanı yıpratıyor.

 

5) Yazılarınızda sizi besleyen kaynaklar nelerdir, ilham kaynağınız nelerdir; biraz bahseder misiniz?

 

Özellikle kâbuslarım ve doğa sevgim. Kâbuslarımın beni beslediğini söyleyince şaşıranlar oluyor. Lâkin şunu görmek gerekir ki hepimiz kâbus görüyoruz. Ben sadece korku gerilim türünde yazdığım için bunları biriktirip, harmanlayıp, kâğıda döküyorum.  Ayrıca kitaplarımdaki vahşi doğada hayatta kalma konseptinden de anlaşılacağı gibi doğaya âşığım.

 

 

6) Kitap okur musunuz? Bulunduğumuz dönemde yayınlanan kitaplarla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

 

Evet, çok okurum. Özellikle gerilim korku türünde üstatlarım diyebileceğim Stephen King ve Dean Koontz’un tüm kitaplarını okumayı hedefliyorum. Ayrıca dünya klasiklerini ve modern klasikleri de çok severim. Bu kült kitaplara ve klasiklere öyle çok zaman ayırıyorum ki açıkçası bulunduğumuz dönemde yayınlanan kitaplardan pek okuma fırsatım olmuyor.  Okuduğum kitaplar da oldu ama tabii ki. Popüler olan iyidir algısının yıkılması gerektiğini düşünüyorum. Bu, popüler olan kitaplar illa ki kötüdür anlamına gelmiyor; fakat popüler olmayan kitapların da iyi olabileceğini herkesin görebilmesini isterim.

 

7)Yazmanın sizin için ne ifade ettiğini öğrenebilir miyiz?

 

Yazmak benim için bir tutku. Aynı zamanda kitaplarım birer hayal kumbarası. Şunu demek istiyorum aslında: Geçen yıl gözümde canlanan hikâyeyi kaleme almasaydım şu an çoğu şey zihnimde solup gitmeye başlayacaktı. Hatta belki çoğu ayrıntıyı hatırlamayacaktım bile. Fakat yazmış olduğum kitabı elime alıp okuduğumda hayalimin her ayrıntısını tekrar tekrar deneyimleyebiliyorum.

 

8) İyi yazmak için bir formül var mıdır size göre?

 

Bunun bir formülü olduğunu düşünmüyorum. Ama ön koşulu olduğuna inanıyorum. O da tabii ki de okumak. Hayal gücü ne kadar geniş olursa olsun okumayan biri aklındakileri ne kadar başarılı bir şekilde kaleme alabilir ki?

 

9) Yazmak isteyenlere önerileriniz nelerdir?

 

Öncelikle bol bol okuyun. İkinci tavsiyem ise eseriniz tamamlanmaya yakın bir hâl alana kadar yazdıklarınızı kimseyle paylaşmayın. Çünkü o dönemde eleştirilere çok hassas olabiliyoruz ve vazgeçebiliyoruz. Üstat Stephen King de Yazma Sanatı kitabında bundan bahseder. Eseri belli bir seviyeye gelene kadar yazdıklarını eşi Tabithia King ile bile paylaşmıyormuş. Öncelikle paylaşmaya hazır olmalı insan ve hikâye bir seviyeye kadar şekillenmiş olmalı bence.

 

10) Buradan okurlarımıza mesajınız nedir, ne söylemek istersiniz?

 

Eğer insanı yormayan, sürükleyici hikâyeler seviyorlarsa kitaplarıma bir şans vermelerini isterim. Özellikle fantastik kurgu ya da gerilim korku türlerinde kitaplar okuyorlarsa maceramıza davetliler. 

Yorumlar
Adınız :
E-Mail :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik :
Değiştir  
Toplam 0 yorum. Tüm yorumları okumak için tıklayın.
Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
Arşiv Arama
- -
Anket
CUMHURBAŞKANI KİM SEÇİLİR
Seri İlanlar
Gazete Avcılar
© Copyright 2013 DKM Tasarım. Tüm hakları saklıdır. Dkm Medya
GÜNDEM
Kadına Şiddet
Anayasa Haberleri
gazete avcılar
gazete avcılar
SPOR
Galatasaray
Fenerbahçe
Basketbol Haberleri
Şampiyonlar Ligi
SİYASET
Recep T. Erdoğan
Devlet Bahçeli
EĞİTİM
Eğitim Haberleri
Eğitim Bakanlığı
A.Ö.L.
Eğitim Portalı
DÜNYA
LİNG
Hava Durumu
ilkbir hizlipro Dolar kaç para