23 Mayıs Salı günü online gerçekleştirilen “Mavi Yarınlar İçin” semineri; İGÜ Halkla İlişkiler ve Reklamcılık son sınıf öğrencilerinin ‘Deprem ve Su Kaynakları’na dikkat çekip aydınlatıcı bir seminer ile kamuoyunu bilinçlendirmeyi hedeflediği proje bölüm başkanı Doç. Dr. Emel Tozlu ÖZTAY’ın yönetiminde gerçekleştirildi. Seminere katılan Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun YILDIZ, bu gibi bilinçlendirme çalışmalarının önemli olduğunu belirtti.
İçme Sularının %50’si Yer Altı Sularından Geliyor.
Temel ihtiyacımız olan içme suyunun %50’sinin yer altı sularından geldiğini Türkiye’nin Doğu bölgenin kaynak suları daha çok tükettiğini belirtti. Depremlerden kaynak suları; fiziksel ve kimyasal değişime uğrayarak etkileniyor. Bilim insanları yer altındaki su seviyesindeki değişimi (presismik) de araştırmaktadır. Yer altı suyunun depremden sonra sıcaklığı artıyor, suyun seviyesinde ve kalitesinde değişiklik meydana geldiğini, bu konuda birçok ülkede yer altı su seviyesinin ve kimyasal özelliklerinin deprem öncesinde, deprem esnasında ve deprem sonrasındaki değişikliklerini belirleme çalışmalarının yürütüldüğünü belirtti.
Tsunami Deniz Topografisini Tamamen Değiştiriyor.
Denizde dik bir dalga sütununun yer değiştirmesinin sonucunda meydana gelen tsunami; Okyanus da bir taraftan başka bir tarafa moloz taşıyor ve ‘Deniz Aşırı Transfer’ gerçekleşiyor. Bu olay ise Okyanus topografisinin tamamen bozulmasına neden oluyor. Birçok yer altı suyunun yüzey sularından beslendiğini ve birçok yüzey sularının da yer altı sularından beslendiğini sözlerine ekledi.
Tsunami olaylarına karşı da: öncesinde, esnasında ve sonrasında neler olabileceğine dair araştırmalar yapılması gerektiğini ve ‘Mavi Yarınlar İçin’ projesi gibi bilinçlendirici, uygulamalı işlere ihtiyaç olduğunu söyledi.
Risk Yönetimine Geçmek Gerekiyor.
Dursun Yıldız konuşmasının devamında, deprem sonrasında çıkan en büyük problemin su kaynağına erişmek olduğunu ve bu erişilen suyun temiz olup olmama probleminin yaşandığını belirtti. Bütün canlılığın en temel ihtiyacı olan su ya karşı şimdiden deprem sonrasındaki toplanma alanlarında ve geçici barınma yerlerinde temiz su temininin yapılması, “Su Temini ve Atık Suyu Uzaklaştırma” projelerinin hayata geçirilmesi ve ardından bu işin sürekliliğine/sürdürülebilirliğine dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Kurtarılma, toplanma, barınma aşamalarının kriz yönetimi ile çözülecek bir iş olmadığını ve acilen ‘Risk Yönetimi!’ yapılması gerektiğini vurguladı. Bugün ki deprem alanına sadece içme suyu ve yemeklerde kullanılmak için gerekecek su için 200 tır gerektiğini ve bunun da diğer hijyenik ihtiyaçlar için yeterli olmadığına değindi.
Belirsizlik Yönetimine Hazırlanmak Zorundayız. Yıldız “işi planlamada ve rapor hazırlamakta sorun yok. Uygulamada sorunumuz var. Deprem gibi felaketlerden sonra kişi özelinde daha spesifik konulara değinebilmek için ilk önce temel ihtiyaç olan su ihtiyacının temiz bir şekilde ulaştırılması gerekiyor.” Yıldız deprem öncesinde de farkında olduklarını ve il ölçeğinde ‘Merkez Afet Planı’ hazırlandığını belirtti. Bu durumlarda belirsizlik yönetimine hazırlanmak zorunda olduğumuzu ekledi.
Değişim için paradigma değişikliği yapmamız gerektiğini vurgulayan Yıldız, “Düşünce kültürümüzü değiştirmeliyiz, paradigmamızı değiştirmeliyiz. Multidisipliner (çok disiplinli) düşünceye geçmemiz gerekiyor. Sadece mühendis bilgisi yeterli olmaz.” şeklinde fikirlerini dile getirdi.
|