İnsanoğlunun, yerleşik hayata geçmesinin sonucu olarak meydana gelen gelir dağılımı adaletsizliği içinde bulunduğumuz çağda da süre gelen en temel sorunlardan birisidir.
Tarihe yön veren ve toplumları alt üst eden bu dalga, insanlığın medeniyet serüvenindeki çizgisi olmuştur. Barbarlıktan medeniyete çok tanrılı dinlerden (Politeizm) tek tanrılı dinlere (Monoteizm) ve oradan da Ateizme olan değişim belirli ilerlemelerle mümkün olmuştur.
İçinde yaşadığımız toplumda hep söylenegelen “Allah zengini zenginliği ile, fakiri de fakirliği ile imtihan edermiş” sözü geleneksel kültürümüzde oldukça etkin ve yaygın bir şekilde kabul görmüştür.
Dolasıyla Zengin-Fakir çelişkisini araya Tanrıyı (dini) koyarak ortadan kaldırmaya, böylece fakirin zengine bakarak imrenmesi, zengininde fakiri horlaması olağan hale getirilmiş olur.
Bu karşıtlığın sorun yaratmamasına yönelik zekat (sadaka) kültürünün devreye girmesiyle zengine de hayır dualar ve methiyeler dizilir. Sosyal çatışmaların ve mağduriyetlerin, kültürel bir olgu olarak “veren el alan elden hayırlıdır” Hadisi şerifiyle önene geçilmeye çalışılmıştır.
Günümüz gelişmiş toplumlarında kapitalist üretim ilişkileri emek sermaye çelişkisi ve çatışması bütün siyaseti ile toplumda kendini gün yüzüne çıkartmıştır.
(Bilimde, felsefede, hukukda, edebiyatta ve sanatta) zıtlığın, çelişkinin ve bunun yaratmış olduğu çatışmanın olmadığı yerde modern anlamda ahlakdan ve ilerlemeden bahsedilemez. Bütün bunların olmadığı yerde ki, ahlak ve ilerleme otoritenin ahlakı ve ilerlemesidir. Buna bağlı olarak Otoritenin devamlılığı feodal dönemden kalma etnik kimlik köken üzerinden olup Milliyetçilik ve Ümmetçilik siyasetini öne çıkararak toplumdaki kutuplaşmayı derinleştirerek toplumsal tabanın çağdaş anlamda ilerlemesine gözünü kapatmıştır.
İktisat biliminin de bize göstermiş olduğu zengin ve fakirlik ayrımının Siyaseten matematiksel bir oran probleminden kaynaklandığını göstermiştir.
İşte bu gelir dağılımının oranındaki adalette ahlak ve ilerleme çıkar.
“Yoksa Ulemanın ekonomik fetvasıyla çözümlenebilecek bir olgu değildir”.
Nadir Yurtsever
|