NİSAN AYINDA İZLEDİĞİM ÜÇ TİYATRO OYUNU
Nisan ayı benim için tiyatro ayı oldu desem yeridir. Arka arkaya üç farklı sahnede üç farklı hikâyeye tanıklık ettim. Her biri başka bir duyguyu, başka bir derinliği yaşattı. İşte izlenimlerim...
ENİGMA VARYASYONLARI
İlk durağım Kadıköy’deki Feyk Sahne oldu. Eric Emmanuel Schmitt’in kaleme aldığı, Tuna Gürçoşkun’un yönettiği Enigma Varyasyonları ile başladım bu ayki tiyatro yolculuğuma. Cihangir Köse ve Ercan Özdan’ın güçlü oyunculukları, aşk, yalnızlık ve gerçekle yüzleşmenin insan ruhundaki yankılarını sahneye taşıdı. Oyun bittiğinde birkaç dakika sessizce oturmak istedim. Sahnedeki hikâye kendi içimde başka sorular doğurdu. Sanırım iyi bir oyun böyle bir etki bırakmalı.
BALİNA
İkinci oyun Zorlu PSM’de izlediğim Balinaydı. Samuel D. Hunter’in yazdığı bu dram, izleyeni duygusal anlamda oldukça zorluyor. İbrahim Çiçek’in yönetmenliğinde sahneye taşınan oyun; Enis Arıkan, Şebnem Bozoklu, Yağız Can Konyalı, Helin Kandemir ve Emine Evirgen’in oyunculuklarıyla çok etkileyiciydi. Sahne düzeni, ışık kullanımı ve mekân hissi bana eski amfi tiyatroları anımsattı. En çok da “veda” duygusuna yoğunlaştım oyunu izlerken. Belki de bazı hikâyeler, sadece vedalarla anlam kazanıyor.
KÜRK MANTOLU MADONNA
Ayın son oyunu bir klasik uyarlamasıydı: Kürk Mantolu Madonna. Küçükçekmece Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde sahnelenen bu oyuna ilgi büyüktü. Sabahattin Ali’nin eserinden uyarlanan yapımda müzik danışmanlığını Edip Akbayram üstlenmiş. Yönetmen koltuğunda Ziver Armağan Açıl oturuyordu. Merve Köse, Murat Dereli ve Hasan Özperçin’in sahne performansları ise oldukça başarılıydı. Edebi bir metnin tiyatroda nasıl yeniden canlandığını görmek, insanı hem düşündürüyor hem de edebiyatla tiyatronun kardeşliğini hissettiriyor.
Her oyun bana bir şey kattı. Farklı duygular, farklı düşünceler... Tiyatronun iyileştirici ve düşündürücü gücünü bir kez daha hissettim. Nisan ayını böyle hatırlayacağım: Üç oyun, üç sahne, üç derin iz.
|