Osmanlı İmparatorluğunun modernleşmesinde kurumsal dönüşümler yaşanırken,bu durum şehir yaşamında da yenileşmeyi beraberinde getirdi, bunun bir örneği Gülhane Parkı (1912). Daha önce sarayın bir bahçesi iken, padişahın isteği ile şehremini Cemil Topuzlu tarafından düzenlenerek halkın hizmetine açıldı. Tarihi öneme sahip bir park alanıdır.
Parklar, modern kent planlaması içinde vazgeçilmez öneme sahip, kenti kent yapan kamusal alanlarıdır. Bir yerin park alanı haline getirilmesi elbette kamu kurumları eliyle gerçekleşir.
Kırk yıldan fazladır içinde yaşadığım Sefaköy, 1950’li özellikle 1960’lı yıllardan sonra İstanbul’un bir çok bölgesinde de olduğu gibi hızla artan fabrikalaşmayla birlikte, gerek yurt içi gerekse de yurtdışından göç alan işçi sınıfının yerleşim yeri haline geldi. 1989 yılında ilçe statüsü kazanarak sınırları genişleyen Küçükçekmece, 1980’li yılların sonuna doğru hem TEM hem de TEM ve E-5’i birbirine bağlayan Basın Expres yolunun açılması, ilçe ve yakın çevresini organize sanayi, ticaret, hizmet, inşaat, textil gibi sektörlerinin faaliyet gösterdiği İstanbul’un, katma değeri yüksek cazibe merkezlerinden biri durumuna geldi.
Küçük atölyelerden büyük işletmelere varıncaya kadar sektörel bazdaki bu hızlı gelişmeler göçe dayalı nüfus patlamasına yol açarken bu durum, bir yandan ülkemizin şehirleşme oranını yükseltirken diğer yandan da çarpık kentleşme dediğimiz kent sorunlarınıda beraberinde getirdi. Küçükçekmece ilçeside bu çarpıklıktan fazlasıyla nasibini alan ve almaya da devam eden bir ilçedir.
Ben yirmi yıldan fazladır ikamet ettiğim, Cumhuriyet mahallesinde bulunan iki parktan söz edeceğim
1. Tepeüstü Meydan Parkı ,
Burası araç trafiğinin yoğun olduğu üç caddenin kesişim noktasında bulunan bir alandır. En son bu görünümüyle park haline getirilmesinden bu yana aradan geçen zaman on yıldan fazladır.
Park, her yaştan insanın kendini rahat hissedebileceği bir dinlenme yeri. Modern oturma yerleri, dekoratif kolon şeklinde dikey aydınlatma elemanları, üç adet süs havuzu, Atatürk’ün çocuk sevgisi temalı anıtı ( çift taraflı), sokak hayvanları için beslenme ve barınma ünitesi ve bu parkın müdavimleri olan güvercinler. Ve bu güvercinleri beslemeye gelen çocukların sevinçleri, çocuklu ailelerin en önemli uğrak yeri haline getirmiştir Tepeüstü Meydan Parkını.
2. Cumhuriyet Mah. Hanımeli Sokakda bulunan Orhan Kemal Parkı;
Burası Halide Edip Adıvar Ortaokulu ile Tayfur Sökmen İlkokulu arasında bir yanı Küçükçekmece İSKİ binası diğer yanıda konutlarlar çevrili yıllardır boş olan bu alan park haline getirildi. Değerli yazarlarımızdan olan, Orhan Kemal’in ismi verilerek mahallemizin kullanımına kazandırıldı.
Her iki alanın parka alanı haline dönüştürülmesinde emeği geçenlere teşekkürü bir borç biliriz.
Şimdi, birbirine çok yakın olan bu iki parkı kıyaslayalım,
Tepeüstü Meydan Parkı
1. Parkın üç tarafıda yoğun araç trafiği olan caddelerle çevrili olmasına rağmen park sınırları açık olduğundan dolayı yaya olarak istediğiniz yönden rahatlıkla geçişler sağlanabiliyor.
2. Parkın aydınlatma elemanları yeteri kadar kolon seklinde olup gündüzleride ayrı bir görsellik kazandırıyor parka.
3. İnsanların oturup dinlenebileceği banklar sade ve modern.
Orhan Kemal Parkı
1. Park konum itibariyle çok korunaklı iki yanında bulunan sokakta da hemen hemen hiç araç trafiği olmamasına rağmen parkın dört bir yanı duvarlarla çevrili ve bu duvarlarında üstleri renkli ahşap çitlerle örülü. Her iki sokak tarafında da doğrusal olarak sabit giriş-çıkışının bulunduğu yerlerde de özel olarak Orhan Kemal yazılı taklar yapılmış.
2 Park aydınlatılmamış adeta stadyum gibi ışıklandırılmış.
3 Buradaki oturma elemanlarının bazıları ise ise ormanlık alanlarda kullanılan piknik masaları yerleştirilmiş.
4.Orhan Kemal Parkını alan olarak çocuk oyun elemanları, yetişkin spor aletleri ve birazda yürüyüş yolu şeklinde düzenlenmiş.
Değerlendirme:
1. Mahalle içinde zaten korunaklı bir alanda yapılan parkın çevresinin duvarlarla örülerek daha da korunaklı bir hale getirilmesi, dünya’ da duvarlar yıkılırken bu neyin anlayışıdır?
2. İki okulun arasında bulunan bu parkın geçiş noktalarında bulunan Orhan Kemal takları ve panosunun olmasındansa , özellikle öğrencilerin ve yerel halkın da yazarımızı tanıması açısından “görsellikleri daha da zengin özel bir Orhan Kemal köşesi olabilirdi”.
3. Parkın içerisinin düzeni başlı başına kaotik bir görüntü halinde.
4. Duvarlarla çevrilmiş değilde, Şehirleşmeyle beraber çarpık kentleşmenin sonucu olarak yeşil alanlara hasret kaldığımız bu günlerde, Doğayla temasımızın kesilmediği, Ağaçlarla, kuşların cıvıltısıyla dolu nefes alabileceğimiz alanlar olması hepimizin ortak dileği olmalıdır…
Mimar
Nadir Yurtsever
|